Duygu ŞİMŞEK
On yılı aşkın bir süre öncesine, lise yıllarına dayanıyor flüt ile tanışmam. O zamandan beri bir flüt edinmek ve onu layığıyla çalabilmek için kendime fırsat yaratmaya çalıştım. Öncelikler ve belki biraz da uygun zamanı beklemek nedeniyle hep erteledim. Bu sırada 2005 yılında Hacettepe Biyoloji bölümünden mezun oldum. 2012 yılının başlarında fark ettim ki, bu zamanı ben yaratmazsam, tınısını çok özel bulduğum bu enstrüman ile bağım iyi bir dinleyici olmaktan öteye geçemeyecekti. Bu dönemde kesişti Aslı Hoca ve Lirik Nefesler grubu ile yolumuz. Hem flüt çalmayı öğrenecektim, hem de hobim için ayırdığım zaman ve verdiğim emekle bir yandan da başka hayatlara dokunabilecek, otizmli kardeşlerimizin kısa süre de olsa mutlu olmalarına katkıda bulunabilecektim. İlk günler sandığım kadar rahat değildi. Bu işin de kendine has bir matematiği ve ruhu vardı. Bunu kavramak da bir süreç gerektiriyordu. Bir miktar yol aldıktan sonraysa Aslı Hoca Lirik Nefesler ile buluşturdu beni. Her birinin kat ettiği yol farklı olduğu için onları dinlemek de ayrı bir öğretiydi. Bireysel çabadan sonra, birlikte uyum içinde çalmayı öğrenmek, birbirine destek olmak, her bir üyenin diğer herkesin başarılı olmasını istemesi, her çalışma gününde minik bir konser dinlemek, ortaya çıkan işten keyif almak, konser sırasında müzikle çocukların dünyasına el uzatmak ve onların yüzündeki mutluluğu, tavırlarındaki huzuru görmek... Hayatın rutin temposunun dışına çıkılan, yüksek konsantrasyon ve kontrol gerektiren ama bir o kadar keyifli geçen vakitlerde, zaman içinde gördüm ki flüt çalarkenki duruşunuz, hayatınızın geri kalanındaki duruşunuza da ayna tutuyor. Farkındalığınızı artırarak günlük hayattaki pek çok konuda da yardımcınız oluyor. Bu yüzden 29 yaşında değil, çok daha önceleri başlamış olmayı isterdim. Yine de ne mutlu ki bu güzel uğraşıyı daha fazla ertelemeden hayatıma kattım!